4 Aralık 2011 Pazar

İSKENDER PALA-OD

Yayınevi/yıl:Kapı/2011
Sayfa sayısı:260 sayfa

İskender Pala'dan bir Yunus romanı,Bizim Yunus,Miskin Yunus,Derviş Yunus'un romanı.
Hacı Bektaş Veli, Mevlana... nın yaşadığı yıllarda Anadolu.Alamut Fedaileri, Haşhaşiler... in kol gezdiği,köylerin yakıp yıkıldığı, taş üstünde taş kalmadığı zamanlar.Anadolu acılar ve sıkıntılarla yoğrulurken.Yunus da bunlardan nasibini alır ve bu acılarla çilesini doldurup hamlık dönemini geçirir.
" Dağdan odun getiriyordum.herkes ona odun diyordu;iki heceyle, od-un işte,ateş veren şey... Ama ben onun ilk hecesiyle ilgilendim, ateş olan kısmına, od'a talip oldum.Herkes dağa odun için gittiğimi sanıyordu ama ben od için gidiyordum.Gidiyor ve od üzerine kendimle konuşuyor, kendime konuşuyor, içimde onun alevini hissediyor, gönlümü onunla tutuşturuyordum."
Romanda Yunus'un eşi Sitare'ye duyduğu aşk ilahi aşkla birleşmiş, yakmış Yunus'u.
Molla Kasım,Turakçın Baba, Satı Nene, Temür Alp, Tapduk Emre... hepsi Yunus'un hayatından geçiyor. Aşkla ve insan sevgisiyle okunuyor roman.
"Hey azizler azizi Yunus Emrem!Şiirleriniz?!...
  Sevgili için söylenmiş sözlerdir,Sevgili'ye hediyedir.
  Kaç adettir hiç bilir misiniz?
  Sevgili'ye gidecek hediyeyi saymak yakışık almaz, öyle değil mi?"
İşte bu şekilde bitiyor Yunus'un romanı.
İsmini bilmemize, şiirlerini duymuş olmamıza rağmen Yunus Emre'nin yaşadığı dönem ve felsefesi hakkında çok şey bilmiyoruz.İskender Pala çok iyi birşey yapmış bu kitabı yazmakla.Böylece Bizim Yunus'u daha iyi tanıyoruz.Eline Sağlık İskender Pala.Kalemin hiç susmasın,hep yaz.
Kitapta hikayenin anlatılışına uygun olarak Yunus şiirleri de yer alıyor. En kısa zamanda tüm Yunus şiirlerinin toplandığı kitabı alıp, okuyacağım

3 Aralık 2011 Cumartesi

AĞLAYAN DAĞ SUSAN NEHİR-AYŞEGÜL DEVECİOĞLU



Yayınevi/yıl:Metis/2007
Sayfa Sayısı:264 sayfa

Sonsuza dek yeryüzünde dolaşıp dursunlar,
geceledikleri yerde ikinci kez
konaklamasınlar,su içtikleri kaynaktan
ikinci kez içmesinler, bir yıl içinde
aynı nehirden iki defa geçmesinler.
ÇİNGENE LANETİ

Yazarın çingene Atiye Ablası'ndan esinlenerek yazdığı romanın başında bu lanet yer alıyor.Ayşegül Devecioğlu 1977 yılında ODTÜ 'yü yarım bırakarak ayrılıyor. Bundan sonra çeşitli radyo,televizyon ve gazaetelerde çalışıyor.İlk romanı Kuş Diline Öykünen 2004 yılında yayınlanıyor.Ağlayan Dağ Susan Nehir ikinci romanı ve buromanla 2008 Orhan Kemal Roman Armağanı'na layık görülüyor.
Romanda çingene kimliğinden kaçmaya çalışan Naciye Abla'nın hayatı anlatılıyor.Anlatıcı eğitimli bir ailenin kızı ve evişlerine yardım etmek için yanlarında bulunan Naciye Abla öldükten sonra onun hayatının izlerini sürüyor.Bu izleri sürerken Naciye Abla'nın yalan söylediği, onları hikayeler,söylencelerle kandırdığını keşfediyor. Destansı bir anlatım kullanmış yazar.Çingenelerin çok fazla bilinmeyen hayatlarını, alışkanlıklarını anlatmış.Naciye Abla'nın anlattığı hikayeler etkileyci.
Yazar bir dönem hayatını anlattığı Atiye Ablası'nın Çingene Mahallesi'nde yaşamış.Bu anlamda kitapta anlatılanlar gerçeklik kazanıyor benim gözümde.
Dil,anlatım ve hikaye gerçekten çok güzel.Okunması gereken bir kitap.

25 Kasım 2011 Cuma

YANILSAMALAR KİTABI-PAUL AUSTER

Yayınevi/yıl: Can/2011
Orijinal adı:The book of Illusions
Çeviri:İlknur Özdemir
Sayfa sayısı:324 sayfa

"Herkes onu ölü biliyordu" diye başlıyor Paul Auster'ın çarpıcı romanı.
David Zimmer Vermont'ta yaşayan bir edebiyat profesörüdür.Eşi ve çocuklarını bir uçak kazasında kaybettikten sonra yaşamı değişir.Sürekli içmeye ve evden çıkmadan televizyon izlemeye başlar.Hayatla bağları kopmuştur.Televizyonda sessiz film yıldızı Hector Mann'ın filmlerinden birine rastlar ve uzun zaman sonra ilk kez güler.Bu gülüş ona hala içinde yaşamak için bir istek olduğunu hatırlatır.Yaşama tutunması için bir amacı olmalıdır.Böylece uzun zamandır ortalarda olmayan Hector Mann'ın hayat hikayesini yazmaya karar verir. Farklı şehirlerdeki arşivlerde bulunan filmleri ezberleyene kadar izler, sonunda kitabını bitirir ve Hector Mann'ın eşi olduğunu iddia eden bir kadından onun yaşadığına ve kendisini görmek istediğine dair bir mektup alır.Önce inanmak istemez ancak bu mektup da hayatında yeni bir değişiklik yaratacaktır.Mektuba inanmaz ancak ziyaretine gelen Alma adlı kadın onu Hector'un yaşadığına inandırır ve Hector'u görmek üzere beraber yola çıkarlar.Yolda Alma'nın anlattıklarıyla farklı bir Hector Mann hikayesi çıkar karşımıza.Anlatılanlar onun esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluşunu da açıklamaktadır.
Her olayla farklı bir kapı açılıyor ve yeni bir hikaye çıkıyor karşımıza.Sanki hikayeler labirenti gibi.Auster hikaye içinde hikaye geleneğini bu kitabında da bozmamış.Ayrıca sessiz filmlerin kahramanın gözünden anlatılması da ilginç olmuş.Sürükleyici ve çarpıcı bir kitap olmuş.
Bir adam hiçkimsenin haberi olmadan bir hayat yaşarsa,bu hayat gerçekten yaşanmış mıdır?
Yaşam,ölüm ve sanat üstüne yazılmış harika bir kitap.

13 Kasım 2011 Pazar

HASAN ALİ TOPTAŞ-GÖLGESİZLER






Yayınevi/yıl: İletişim/2011
Sayfa sayısı:232 sayfa










Elindeki makasın ucunu bir an için havaya dikip onuruma içilecek bir kadah gibi yavaşça kaldırarak , "Hoşgeldin beyim, " dedi berber.

İşte bu cümleyle başlıyor Hasan Ali Toptaş'ın büyüleyici romanı.Berber dükkanıyla, bilinmeyen bir köy arasında gidip gelen hikayede varoluş sorgulanıyor.Kim var kim yok?Hangimiz varız bu alemde?
Olaylar Berber Nuri'nin canı sıkıldığını söyleyerek kaybolmasıyla başlıyor.Sonra kayboluşların arkası geliyor.Köyün güzeller güzeli kızı Güvercin, Cennetin oğlu ve sonunda bu yokoluşlara çare bulmak için şehre giden muhtar.Her yokuluşda köy de yok olmaya varlığını sorgulamaya başlıyor.Anlatım harika.Kelimeri adeta beste yapar gibi arka arkaya sıralamış yazar.Dinlediğimiz melodi çok güzel.Satır aralarında ilginç ayrıntılar yakalayabilir dikkatli okuyucular

Hasan Ali Toptaş bir devlet memuru ve ilk kitabını kendi imkanlarıyla bastırmış ,daha sonra yazdığı birçok kitap ödül almış.Bu romanı da 1994 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü almış.Kitap Ümit Ünal tarafından filme de çevrilmiş.Kitapları film olan yazarların film hakkındaki düşüncelerini merak etmişimdir hep.Yazarın kitabın filmi hakkındaki düşüncelerini buradan dinleyebilirsiniz.
Kitabı çok beğendim ve filmini de en kısa zamanda izlemek istiyorum.hasan Ali Toptaş kitaplarını okumak bir ayrıcalık gerçekten.

11 Kasım 2011 Cuma

KEHANET GECESİ-PAUL AUSTER



Yayınevi/yıl: Can / 2010
Orijinal adı: Oracle Night
Çeviri:İlknur Özdemir
Sayfa sayısı: 264 sayfa

Paul Auster okumayı seviyorum.Brooklyn Çılgınlıkları, Görünmeyen, Ay Sarayı kitaplarını daha önce zevkle okudum.
Kehanet Gecesi, başından ciddi bir hastalık geçmiş ve bu yüzden yazmaya bir süre ara vermiş Sidney Orr adlı yazarın hikayesi. Kahramanımız yazmaya tekrar başlamak için yeni açılan bir kırtasiye dükkanından Mavi bir Defter alır.Portekiz yapımı az bulunur bir defterdir bu.Orr'un eşinin yakın arkadaşı John da yazardır ve ona bir yazma fikri verir:bir tesadüf sonucu kafasına kalas düşüp ölmesine ramak kalmış bir adamın hikayesi.Böylece romanın içinde başka bir hikaye başlar.Bowen'ın hikayesi.Orr Mavi Defter'e Bowen'ın hikayesini yazdıkça yazar, bir noktadan sonra yazan kendisi değil de defterdir sanki.Bu hikayeye romanın dip notlarında anlatılan Orr'un kendi hikayesi de eklenince.Hikaye içinde hikayeler okursunuz.Auster kitaplarının bana göre değişmez özellikleri bu romanda da görülür:
-tesadüflerin önemi
- romanın yavaş başlayıp daha sonra hızlanması,
Auster sigara gibi bağımlılık yaratan bir yazar.Romanlarını okumak çok keyif veriyor bana.
Bu romanında bir yazarın yazma sürecini,ilham aldığı şeyleri de sorgulamış.Mavi bir defter, arkadaşından duyduğu bir söz
Kitabın sonunda çeviriyi yapan İlknur Özdemir'in yazarla yapmış olduğu bir röportaj da yer alıyor.Yazarın yaşadığı ev, aile yaşantısına ilişkin küçük ayrıntılar var röportajda.
Sırada yazarın okumadığım diğer kitapları var.






 

8 Kasım 2011 Salı

GÜNLERİN GETİRDİĞİ-ISABELLE ALLENDE





Yayınevi/yıl:Can/2011
Özgün adı:La suma de los dias
Çeviri:İnci Kut
Sayfa Sayısı:436 sayfa







Şili'li yazar Isabelle Allende'nin klanım dediği ailesinin hikayesi.Kızı Paula'nın ölümünden sonraki hayatını anlatmış yazar.Kızına mektup yazar gibi.Yazarın ailesinde gerçekten çok ilginç hikayeler var.Ayrıca kurgu yapmasına gerek yok.Hayatı başlı başına ilginç bir roman zaten.
Yazarın okuduğum ilk kitabı.Edebi açıdan güzel olduğunu söyleyemeyeceğim.Daha önceki kitaplarında anlattığı yaşam hikayesinin şimdilik son bölümü.okuması kolay,ilginç ve değişik bir kitap olmuş.Diğer kitaplarına da göz atma isteği uyandırdı bende.

22 Ekim 2011 Cumartesi

FÜRUZAN-YAZ GELDİ-SEÇME ÖYKÜLER


Yayınevi/yıl:YKY/Doğan Kardeş/2009
Hazırlayan:Nursel Duruel
Sayfa Sayısı:117 sayfa

Füruzan saygı duyulması gereken kadın hikayecilerimizden biri.İlkokulu bitirdikten sonra öğrenimine devam edememiş ve kendi kendisini eğitmiştir. İlk eseri "Parasız Yatılı" ile 1972 Sait Faik Hikaye Ödülü' nü almıştır.Kırk Yedililer romanı da 1975 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü almıştır.Pek çok hikaye yazmış olan yazarın sinemaya da özel bir ilgisi bulunmaktadır.

Seçme Öykülerden oluşan bu kitapta yer alan öyküler şunlar:
- Parasız Yatılı
- Yaz Geldi
- Redife'ye Güzelleme
- Seyyid
- Çocuk
Okurken anlatılan ortamı adeta yaşıyor ve gözünüzün önüne getirebiliyorsunuz.Elinizi uzarsanız kitaptaki kahramanlara dokunuvereceksiniz sanki.Tüm hikayelerde çocuk ve sevginin önemli bir yeri var.Gerçek hayatlar,gerçek hikayeler.Aramızda yaşayan insanlar anlatılmış.
Parasız Yatılı'da ana-kızın mangal yanan sıcacık evlerine ve hayallerine ortak oluyor, Redife'ye Güzelleme'de Redife'nin sevgisini gösteriş şekline hayran kalıyor ve Çocuk'da yoksulluğun sevgiyi öldürüp öldürmediğini sorguluyorsunuz.
Duygular,gözlem gücü,anlatım herşey harika.Mutlaka okunmalı.

15 Ekim 2011 Cumartesi

KATRE-İ MATEM - İSKENDER PALA

Yayınevi/yıl:Kapı/2009
Sayfa sayısı: 466
İskender Pala sevdiğim yazarlardan biri.Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk, Şah ve Sultan romanlarını beğenerek okudum.Bu kitabı yaklaşık iki senedir kütüphanemde okunmayı bekliyordu.
Yazar kitaba değişik bir başlangıç yapmış. Müzayededen alınan el yazması bir kitabın kapısından içeri giriyorsunuz.Kitabın adı:"Yek Cinayet Şast u Şeş Sual " Yani " 1 Cinayet 66 Soru" . Kalemini hokkaya bandıran kim belirtilmiyor. Lale Devri'nde geçen bir aşk ve cinayet öyküsü.Neden 66 derseniz Lale'nin ebced hesabında karşılığı 66 sayısı.
Lale Devri'nde sevgililerini kaybeden iki aşığın yolu bir dilenci külhanında kesişir. Bir Lale soğanının etrafında maceralı bir hikaye başlar.Lale Devri'nin şatafat ve zenginliği, saray entrikaları eşliğinde cinayetleri çözmeye çalışan iki arkadaşın yaşadıkları tarihe parallel olarak anlatılmış. Hikaye heyecanlı ve keyif verici.Ancak karakterler biraz sönük kalmış.Kitabın sonu hayal kırıklığı oldu benim için.Bu kadar heyecanın sonunda daha ilginç birşeyler beklerdim.
Kitabın sevdiğim taraflarında biri, her bölümün sonundaki derkenarlarda yer alan küçük hikayelerdi. Böylece Aşk ile ilgili farklı yerlerden değişik hikayecikler okuma fırsatım oldu ki bu o bölümde anlatılan olayla ilişkilendirilmişti.
İskender Pala bu romanını kendisi için yazdığını söylüyor bir röportajında. Ayrıca konun film senaryosu olmaya müsait olduğunu ve ileride böyle birşeyi arzu ettiğini de belirtiyor.Kimbilir ileride olabilir belki.
Kitabı bitirmemin hemen arkasından yeni kitabı " OD " çıktı yazarın.Hemenm sipariş verdim ve heyecanla bekliyorum.İskender Pala okumaya devam.Çünkü tarihe paralel çok güzel hikayeler anlatıyor bize.
Bu arada yazarın bu romanı yazmadan önce Lale Devri hakkında çok detaylı bir araştırma yapmış olduğunu da belirtmek istiyorum.Katre-i Matem.Yani Hüzün Damlası değerli bir lalenin adı.

23 Eylül 2011 Cuma

HALİDE- İPEK ÇALIŞLAR

Yayınevi/yıl:Everest/2010
Sayfa sayısı:556 sayfa

Halide Edib Adıvar, tarih ve edebiyat alanına damgasını vurmuş bir kadın.Sadece Türkiye değil, uluslararası alanda da ünlenmiş.Kadın, ana, onbaşı,yazar, öğretmen,hatip kimliklerinin hakkını vermiş.Biyografisini okurken hakkında çok fazla şey öğrendim.Yazar, detaylı ve ayrıntılı bir inceleme yapmış ve mektup, anı ve tanıklıklara dayandırmış kitabı
Kitap, sadece Halide Edib'in hayatını değil,bir dönem tarihini de anlatıyor.Bu da kitaba ayrı bir keyif katıyor.
Kitabı okuduktan sonra Halide Edib'in tüm kitaplarını kütüphanemden indirip,tekrar okuma isteği uyandı bende.Çünkü yaşadıklarını romanlarına aktarmış bir yazar.

27 Ağustos 2011 Cumartesi

ELİF ŞAFAK-İSKENDER



Yayınevi/yıl:Doğan Kitap/2011

Çeviri:Omca A. Korugan(yazarla birlikte)

Sayfa sayısı:443 sayfa


Kitap hakkında çok fazla yorum yapıldı:Hikayenin ve kapağın çalıntı olduğu iddiaları.

Ben bu tür yorumlardan çok fazla etkilenmiyorum.Çünkü Elif Şafak kitaplarının çoğunu okudum,tarzını biliyorum.Böyle kaliteli ve iyi bir yazarın(bana göre) intihal yapması çok mantıklı görünmüyor.Bu tür iddiaları bir tarafa bırakıp kitabı anlatmak istiyorum.

Londra, Fırat nehri yakınlarında bir Kürt köyü,Abu Dabi.Farklı coğrafyalarda geçen bir roman.

Pembe Kader ve Cemile Yeter.İkiz kardeşler.Hayat Pembe'yi Londra'ya sürüklerken Cemie köyünde kalıyor.Pembe'nin çocukları İskender, Yunus ve Esma.Eşi Adem,sevgilisi Roksana. Elias,Tobiko,Zişan. Her karakterin farklı hikayeleri değişik zamanlarda anlatılırken kitabın başından itibaren sürükleyici ve elinizden bırakamayacağınız bir romanın içinde buluyorsunuz kendinizi.

Her kitabında olduğu bu kitapta da hikayenin alt yapısında tasavvuf etkileri görülüyor.Göçmenlerin yaşadığı zorluklar, erkek çocuklara ailede verilen değer, ebeveyn ilişkileri kitapta işenen diğer konular.

Özellikle kitabın sonuna doğru ters köşeye yatırıyor sizi yazar.Olayların yönü beklenmedik bir şekilde değişiyor ve sırlar açığa çıkıyor.

Kitapta en sevdiğim karakterler Zişan ve Cemile oldu.

Mektuplar da ayrı bir yere sahip hikayede.Uzakta olan karakterler, mektuplaşıyorlar sürekli.

Elinizden düşürmeden keyifle okuyabileceğiniz bir kitap.

Kitap konusunda eleştiri yapacağım bir tek detay var.İngilizce yazılıp Türkçeye çevrilmesi.





Yayınevi/yıl:Metis/2009

Sayfa sayısı:159 sayfa


Murathan Mungan hikayelerini sevdiğim bir yazar. Tüm hikaye kitaplarını okudum.

Eldivenler,Hikayeler 2009 yılında sessiz sedasız raflarda yerini almış bir kitap.Bu tür kitapları çoksatar kitaplardan daha çok beğeniyorum ben.

Öncelikle kitabın kapağından başlamak istiyorum.Arzu Başaran tarafından yapılmış ve gerçekten sıradışı olmuş.Tıpkı kitabın içindeki hikayeler ve karakterler gibi.

Toplam on hikayeden oluşuyor.Dili yalın ve akıcı.Kadın-erkek ilşkileri, dünya halleri ve eşcinsellik konuları işlenmiş.

Eşcinsel hikayeleri beni rahatsız etmedi.Bunu gayet doğal bir şekilde hikayenin içinde anlatmış.Güzel de olmuş, klasik aşk hikayeleri okumak zevk vermiyor bana.Farklı şeyler okumaktan daha büyük keyif alıyorum.

Yazar insanları,duyguları,düşünceleri güzel ve derin bir şekilde anlatıyor.

Ben en çok kitabın son hikayesi "Geçici Keskinlikler"i beğendim. Sevgilisi tarafından terkedilen Özlem'in hikayesini.Ona aşık olan ve kötü günlerinde destek olan bir erkek ruhu tarafından teselli ediliyor,farkında olmadan. İlginç ve fantastik bir hikaye.

Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.


13 Ağustos 2011 Cumartesi

YENİ DÜNYA- SABAHATTİN ALİ

Yayınevi/yıl:Yapı Kredi Yayınları/2008
Sayfa sayısı:124 sayfa

Sabahattin Ali Türk Edebiyatı 'nın en iyi yazarlarından biri benim için.Türk halkını,içimizden insanlaı ve öykülerini yazar hep.Hüzünlü yazardır, okurken hüzünlenirsiniz.
Onüç hikayeden oluşan bu öykü kitabını da hüzünlenerek okudum. Her öykü bir hazine değerinde kitapta.Kitaptaki öykülerin isimlerini mutlaka duymuşsunuzdur:
-Asfalt Yol
- Hanende Melek
- Çaydanlık
-Ayran
- Isıtmak İçin
- Uyku
- Selam
-Bir Mesleğin Başlangıcı
- Bir Konferans
- Yeni Dünya
- İki Kadın
- Sulfata
- Hasan boğuldu
Hepsi birbirinden güzel bu hikayeleri mutlaka okuyun derim.
Beni en çok etkileyen kitaba ismini veren Yeni Dünya adlı hikaye oldu.



5 Şubat 2011 Cumartesi

ŞAH&SULTAN-İSKENDER PALA


Yayınevi/yıl:Kapı yayınları/Ekim 2010

Sayfa sayısı:390 sayfa


Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim.İktidar sevdalısı iki hükümdar.Anadolu'da hakimiyet kazanmak için karşı karşıya geliyorlar:Çaldıran Savaşı.

Yazar kitapta bu savaş öncesi yaşanan olayları detaylı bir şekilde anlatmış.İki ediphükümdarın arasında gidip gelen mektuplar,yazdıkları şiirler,aşkları,çocukları.

Tarih ve kurgu içiçe geçmiş kitapta.Tarihin akışı içerisine olaylar çok başarılı bir şekilde yerleştirilmiş.Kamber ve Can Hüseyin'in ağzından anlatılmış olaylar.

Kitabın kapağında Şah ve Sultan aynı portrelerde gösterilmmiş.Meğer bizim kulağı küpeli Yavuz Sultanımız doğuda Şah olarak tanınırmış.Hangisi Şah hangisi Sultan bilinmez.

Tarih her zaman cazip olmuştur roman yazarları ve okurları için.İskender Pala da bu işi çok başarılı bir şekilde kotaranlardan bence.

Tarih öğrenmek için değil; güzel anlatımı ve üslubu için okuyabilirsiniz bu kitabı.Şiirlerle ve aşkla zenginleştirilmiş bir roman.

İşte o şiirlerden bir örnek:

Bu dünyanın ötesini
Gördüm diyen yalan söyler
Baştan uca sefasını
Sürdüm diyen yalan söyler
Yarın aşk ile meydane
Başlar düşer dane dane
Kardeş kardeşi merdane
Vurdum diyen yalan söyler


Şiir, tarih ve aşk okumak için:

Görelim bakalım Kamber ne soyladı?



22 Ocak 2011 Cumartesi

SATRANÇ-STEFAN ZWEIG


Yayınevi/yıl:Can/2010
Özgün adı:Schachnovelle
Çeviri:Ayça Sabuncuoğlu
Sayfa Sayısı: 81 sayfa
Stefan Zweig uzun zamandır okumak istediğim yazarlardan biriydi.Kitap ise yazarın intihar etmeden önce yazdığı son kitap olması sebebiyle ilgimi çekti.


Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde geçer olaylar.Gemide bulunan Satranç Şampiyonu Czentovic'in hikayesini öğreniriz önce.Gemide bulunan bir grup yolcu bir milyonerin de etkisiyle Şampiyon'a meydan okurlar ancak yenilirler.Son müsabakada bir hamle yapacakları sırada Dr.B müdahale eder ve onları yenilmekten kurtarır.Dr.B Gestapo tarafından tutulduğu otel odasında bir askerin cebinden çaldığı satranç kitabındaki tüm oyunları zihninde oynamış ve en sonunda kör noktada satranç hastası olmuş ilginç bir karakterdir.Önce Şampiyonu yener ancak daha sonra kendini durduramaz.
İlk sayfasından son sayfasına kadar merak ve heyecanla okuduğum bir kitap oldu.Başladığım gece bitirdim kitabı.












































1 Ocak 2011 Cumartesi

LÜSYEN-CAN DÜNDAR

Yayınevi/yıl:Can / 2010
Sayfa Sayısı:536 sayfa
Şair Abdulhak Hamid ve Lüsyen arasındaki aşk.Aralarındaki yaş farkına rağmen birbirlerinden ayrılamayan iki aşık.1910'lu yıllarda yaşanan bu aşkı anlatan kitap yaşandığı dönemin tarihine de ışık tutuyor.İstanbul'dan Paris'e farklı şehirlerde anlatılıyor roman.Yazar gerçek olayları bir belgesel romana dönüştürerek anlatmış.



Yazarın internet sitesinde kitap hakkında yapılmış bir söyleşiyiburadan okuyabilirsiniz

KAHİRE ÜÇLEMESİ-NECİP MAHFUZ




Birinci Kitap: Saray Gezisi
İkinci Kitap:Şevk Sarayı
Üçüncü Kitap:Şeker Sokağı
Yayınevi/yıl:Hit Kitap/2010
Özgün adı:Bayn al-quasrayn
Çeviri:Işıl Alatlı
Sayfa sayısı(toplam üçleme):1302 sayfa
Nobel Ödüllü yazar Necip Mahfuz'un en bilindik romanlarından biri Kahire Üçlemesi.Birbirinin devamı olan bu üç kitapta Mısırlı tüccar bir ailenin yaşantısı anlatılıyor.Roman 1900'lü yıllarda geçiyor.O yıllarda sosyal ve siyasal bir değişim içerisinde olan Mısır'ı da anlatıyor yazar.Tutucu bir ailenin kuşaktan kuşağa değişen yaşantısı,acıları,sevinçleri son derece akıcı bir şekilde anlatılmış.
Romanda yer alan tutucu baba Ahmet Bey'in karşılığını toplumumuzda bugün dahi görmek mümkün.Karakterler çok ilginç ve gerçek.

KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ-EMRE CANER

Yayınevi/yıl:Kapı Yayınları/2010
Sayfa sayısı:341 sayfa

Kaplumbağa Terbiyecisi ressamı Osman Hamdi Bey'in sanat dolu yaşamı.Sadece ressam değil,arkeolog,diplomat,müze müdürlüğü mesleklerini de hakkını vererek yapmış bir adam.Arkeoloji Müzesi ve Güzel Sanatlar Akademesi kurucusu aydın bir adam.
Tarihimizin önemli kişiliklerinden birinin hayatı son derece açık ve akıcı bir dille anlatılmış.Dolu dolu bir roman olmuş,arkeoloji ve sanat meraklıları mutlaka okumalı.