11 Temmuz 2009 Cumartesi

JOSE SARAMAGO-KÖRLÜK


CAN YAYINLARI,2009
339 SAYFA


Körlüğün salgın hastalık gibi yayıldığı bir kentte yaşayanların hikayesi anlatılıyor kitapta.Önce bir adam yeşil ışığın yanmasını beklerken arabasında,daha sonra muayeneye gittiği göz doktoru ve kentteki herkes kör olur.Devlet kör olanları önce bir akıl hastanesinde karantinaya alır.Bu salgında kör olmayan tek kişi göz doktorunun eşidir.Akıl hastanesinde tam olarak bir düzen kurulamaz ve ahlaki değerler alt üst olur.İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelirler.Her türlü suç,ahlaksızlık normal görülmektedir.Tek kişinin gözlerinin görmesi de bu durumu değiştirmez,aksine gören kişi çok acı çeker.Sonunda bir yangın neticesinde kaldıkları yerden kaçarlar ancak dış dünyada da durum çok farklı değildir.Herkes kör olduğu için çöpler toplanmamıştır,kimse evini bulamamamaktadır,yiyecek ve su kıtlığı vardır. İnsanlar artık hayvanlaşmıştır.Diş doktorunun eşi, bir grup körle birlikte yaşamını devam ettirmek için evine gelir.Ancak koşullar çok zordur.Sonra herkes tekrar görmeye başlar.

Yazar liberal demokrasi'nin eleştirisini büyük bir ustalıkla yapmış bu kitapta.İronilere de çok fazla yer verilmiş.

Nobel Ödüllü yazarın bu olağanüstü kitabını okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.


KİTAPTAN:

Dünyadan o kadar uzağız ki zaman gelecek artık kim olduğumuzu unutacağız,birbirimizin adını bile söylemek aklımıza gelmeyecek,zaten bu neye yarar ki,adlarımızın bize ne yararı olur ki,köpekler birbirini bizim yaptığımız gibi tanımazlar ya da tanısalar bile kendilerine verilmiş olan adla değil,onun kokusunu öteki köpeklerden ayırt ederek tanırlar,...


Yalnızca vadesi dolan ölür,ölüm bizi bize haber vermeden seçer.


Verilen sözler her zaman tutulmaz,bunu kimi zaman zayıflığımızdan,kimi zaman da bizi aşan,hesaba katmadığımız bir gücün zorlamasıyla yaparız.



2 yorum:

Adsız dedi ki...

"Körlük" hakkında o kadar güzel şeyler okudum ki, okumamak mümkün değil. Bir türlü elimdekilerden fırsat kalmıyor. Önceliği vermek gerek. Teşekkürler....

Aslı dedi ki...

Okuduğum en 'değişik' kitaplardan biriydi. İsimlerin kullanılmadığı, herşeyin simgeler üzerinden anlatıldığı zamanı, mekanı ve kahramanları belirsiz bir kitap düşünemezdim ama varmış... Üzerinde düşünerek okunması, aceleye getirilmemesi gereken bir kitap bence.