22 Mart 2009 Pazar
MELEKLER VE ŞEYTANLAR-DAN BROWN
21 Mart 2009 Cumartesi
LUISITO-BİR SEVGİ ÖYKÜSÜ-SUSANNA TAMARO
CAN YAYINLARI,2009
96 SAYFA
Yazar bu kitabı bir gazate haberinden esinlenerek yazmış.Anselma yaşlı ve emekli bir öğretmen,yalnız başına yaşıyor. Çocukları var ancak onlarla ilşkisi çok zayıf.Çok fazla arkadaşı da yok.Birgün çöp kutusunda bir papağan bulmasıyla hayatı değişiyor.Onu eve getiriyor ve aralarında duygusal bir bağ oluşuyor. Papağan ona ailesinde bulamadığı sevgi ve sıcaklığı veriyor.Yazar, teknoloji ile beraber sosyal ilişkilerin yozlaştığından,insanların açgözlülüğünden yakınmış ve bu kitabında da Anselma'yı kaderine terk edilmiş, ailesinden yeterli sevgi görmeyen bir kişi olarak göstermiş.Ben burada olaya biraz farklı bir açıdan bakmak istiyorum.Kitabı dikkatli okursanız,şu noktalar dikkat çekiyor:Anselma senelerce kendisine yalan söyleyen, sevgisiz bir eşe katlanmış,hiç istemediği bir evliliği sürdürmüş.Eşini kaybedince evden ona ait eşyaları hemen atmış,senelerdir oturduğu TV koltuğu...Öğretmen olmasına rağmen bir tek yakın arkadaşı olmamış,derdini paylaşmamış.Sadece çocukluk arkadaşı Luisita,onunla da çok güçlü bağlar kuramamış.Çocukları ve torunlarıyla da çok güçlü bağlar kuramadığı görülüyor.Diğer yaşlıların torunlarıyla birlikte olmak istemesini ayıplıyor ve bunu yalnız kalmak istememelerinin bir belirtisi olarak görüyor.Şimdi durup şöyle bir düşünelim.Yukarıda çizdiğimiz profile göre yalnız kalmasının suçu sadece toplum ve değişen ilişkiler mi?Anselma'nın kendisinde birazcık da olsun suç yok mu acaba?
Susanna Tamaro kitaplarında hayvan sevgisi ön plana çıkıyor.Herşeye rağmen sevgi ve güzellik temasını işleyen bir kitap olması açısından güzel ancak romanın kahramanını tanımak için satır aralarını biraz dikkatli okumak ve ona göre değerlendirme yapmak gerekiyor.
Roman kategorisine girmeyecek kadar kısa bir kitap bence.
KİTAPTAN:
Umut etmek gerekir!Yolun sonunda daima bir hazine vardır
15 Mart 2009 Pazar
KARANLIKTAKİ ADAM-PAUL AUSTER
CAN YAYINLARI,2008
167 SAYFA
Paul Auster kitaplarını okumaktan keyif alıyorum.Sadece bir hikaye değil,birçok hikaye bulabiliyorsunuz.Bu romanda kitabın kahramanı August Brill kızı ve torunuyla yaşamaktadır,çok sevdiği eşini kaybetmiştir.Geceleri eski güzel günlerini hatırlayıp üzülmemek için kafasında hikayeler oluşturur.Bunlardan birinde Amerika'da iç savaş çıkmıştır,ülke çok gergin ve yoksul günler geçirmektedir.Bu hikaye bittikten sonra geceleri torununa kendi hayat hikayesini anlatır.Torunu Irak Savaşı'nda sevdiği adamı kaybetmiştir.Ailenin birbirine bağlılığı ve destek olması kitapta göze çarpan diğer bir özellik.Yazar bu kitabıyla Amerika'nın dış politikasını eleştiriyor bence.Bu bakımdan kayda değer.Amerika'da iç savaşın yaşandığı bölümler de çok keyifli.Ayrıca kitaptaki "Şu Garip Dünya Yuvarlanıp gidiyor"söylemi de aklımda kalanlar arasında.
KİTAPTAN:
Savaş(IRAK SAVAŞI)neredeyse üç yıldır sürüyor.Saldırı başladığı zaman buna karşı olduğunu söyledin.Hatta dehşete düştüm sözünü kullandın.Bu düzmece uydurmaca bir savaş ve Amerikan tarihinin en büyük siyasal yanlışı dedin.Bush'un-Cheney,Rumsfeld ve ülkeyi yöneten bütün o faşist sapıklarla birlikte - hapse atılması gerektiğini söyledin.
14 Mart 2009 Cumartesi
YÜREĞİMİN SESİNİ DİNLE-SUSANNA TAMARRO
CAN YAYINLARI,2007
172 SAYFA
Yazarın Yüreğinin Götürdüğü Yere Git kitabının devamı.Bu kitapta mektup yazılan torun,büyükannenin ölümünden sonra eve dönüyor ve hayatı,ailesi,yaşamını sorguluyor.Bu arayış onu köklerini bulacağı bir yolculuğa çıkarıyor.Hiç tanımadığı babasını buluyor.Annesinin günlüğünden sonra sonunda büyükannesinin de kendisine yazdığı mektupları buluyor.Kitap burada bitiyor.Yazar fazla satış yapma kaygısıyla kitabın devamını yazmamış.Bu tür popüler kitaplar bazen sürekli uzayıp gidiyor.Bir,iki,üç derken bıkkınlık yaratıyor okurda ancak devamı gelmemiş tam yerinde bitmiş
KİTAPTAN:
Evlatlara yapıldığı gibi ağaçlar da bazı şeylerden yoksun bırakılmalıdır:Sonradan sahip olma arzusunun duyulması için bazı şeyler onlardan esirgenmelidir
YOLDA-BUKET UZUNER
TURKUAZ KİTAP,2009
160 SAYFA
Balık izlerinin Sesi,İki Yeşil Su Samuru,Gelibolu...Tüm kitaplarını beğenerek okuduğum en sevdiğim yazarlardan biridir,Buket Uzuner.Okurken yazdıklarını kıskanırım çoğu zaman.Yazarın son kitabı.Daha önce de gezi kitapları yazmıştı.Ancak bu çok farklı,anlattıkları ilgi çekici ve sıradışı yol maceraları.Sanki kahramanlar gerçek hayattan değil.Yazar bu kişilerle karşılaşmış.İçinde toplam 7 hikaye var.Her hikaye farklı bir ülkeye seyahati anlatıyor.Hikayelerin sonunda o ülkenin özel bir yemeğinin tarifi de verilmiş ve hikayelerin içinde ülke kültürlerini yansıtan açıklamalar da eklenmiş.Hikayelerin hepsi birbirinden güzel ve ilgi çekici.Yine keyifli bir kitap yazmış Buket Uzuner.
KİTAPTAN:
Tarihte insanların canını yakmış vahşet olaylarının,sonraki kuşaklara yalnızca genetik deformasyon değil,psikolojik yük olarak da yüklenmesi kimin yararına?Utanç verici büyük kıyımlarda yok olanlar ve yok edenlerin çocukları karşılıklı kinlerini neden taze tutmaya ve bunu torunlarına da aşılamaya son vermiyorlar?Onların yüzleşme sorunu, sonrakilerin sonu olmaya daha ne kadar devam edecek?Soykırıma uğramış hangi insan kendi soyunun yeniden yanmasını ister?Kin ve nefretin devamlı gündemde tutulması daha kaç kişinin hayatını zehirleyecek?Dünya tarihinde kesintisiz süregelen bu kin kısır döngüsü neden?
7 Mart 2009 Cumartesi
YÜREĞİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİT-SUSANNA TAMARO
YABAN-YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
İLETİŞİM,2008
214 SAYFA
Kurtuluş Savaşı hala devam ederken,Çanakkale'de tek kolunu kaybetmiş bir gazi yaverinin peşine takılıp,Anadolu'nun bir köyüne yerleşir ve burada yaşadıklarını bir günlüğe yazar.Roman bu yazılardan oluşuyor.Günlüğü tutan kişi yabancı olduğu için köylüler ona "yabanın biri" diyorlar.Önceleri bu hayata alışmakta zorlanıyor çünkü köylülerden çok farklı özellikleri var.Dişini fırçalamasını,geceleri kitap okumasını garip karşılıyorlar.Sevdiği kız bile yabanın biri olduğu için önce onu reddediyor.Köylülere düşmana karşı birlik olmanın önemini ve M.Kemal'i anlatmaya çalışıyor ancak eleştirilere maruz kalıyor ve ona inanmıyorlar.Düşman köye geliyor ve kıyıma başlıyor ve o da sevdiği kızı köyde bırakıp,kaçmak zorunda kalıyor.
Kitapta zaman zaman devletin Anadolu'ya karşı tutumunu eleştiren bölümler de var.Aşağıda bu eleştirilerden bazı bölümler var(ben çok beğendim ve hak verdim):
"Zavallı köylü çocuğu!Sen iki üvey ananın yavrususun.Biri demin seni döven anandır,öbürü de seni hergün döven,doğduğundan beri hergün döven yurdundur.İkisinin acısı arasında böyle kavrulup gitmişsin."
"Kabahat kimin?Kabahat benimdir.Kabahat,ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş;senindir.Sen ve ben onları,yüzyıllardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde,herkesten,herşeyden ve her türlü yaşamak zevkinden yoksun bir avuç kazazade halinde bırakmışız..."